En Özel Öğrencilerimizin Öğretmenleri:Özel Eğitim Öğretmenliği

Birçok alanda olduğu gibi özel eğitim alanında da “özel eğitim”e dair pek çok tanım yapılmaktadır. Tanımlarda çoğunlukla benzerlik olmasına rağmen farklı detaylarda görülmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere özel eğitim geniş ve karmaşık bir alandır.

En Özel Öğrencilerimizin Öğretmenleri:Özel Eğitim Öğretmenliği
16 Ağustos 2021 - 11:03
ÖZEL HABER:İPEK KIRCA
Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile onların özür ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitime "özel eğitim" denir.Çoğunluktan farklı ve özel eğitime ihtiyacı olan çocuklara sunulan,üstün yetenekli olanları yetenekleri doğrultusunda en üst düzeye çıkmasını sağlayan yetersizliği engele dönüştürmeyi önleyen,engelli bireyi kendine yeterli hale getirerek topluma kaynaşmasını ve bağımsız üretici bireyler olmasını destekleyecek becerilerle donatılan eğitimdir.
Beden, zihin, sosyal ve duygusal gelişim özellikleri yönünden normal çocukların gelişim ve özelliklerinden ayrılan çocukların eğitim ve öğretim işlerini kapsayan çalışmaları kapsar.
Manisa Soma da  Gökkuşağı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezinde özel eğitim öğretmenliği yapan İrem Arslan özel eğitimin tanımını şu şekilde yaptı:” Çeşitli nedenlerle, bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından yaşıtlarından beklenilen düzeyden anlamlı farklılık gösteren bireylerdir. Özel eğitimin kapsamına otizmli bireyler, öğrenme güçlüğü (disleksi) yaşayan bireyler, mental retardasyon (zihinsel yetersizlik, zihin engeli), görme yetersizliği olan bireyler, işitme yetersizliği olan bireyler, üstün zekalı/özel yetenekli bireyler, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna sahip bireyler girmektedir” dedi.Özel eğitim öğretmenliğini  ise zeka, duygusal ya da fiziksel engelleri olan öğrencilere eğitim vermek üzere özel olarak eğitim almış ve bu öğrencilere yönelik bireysel eğitim planı uygulayarak onları hayata hazırlayan kişiler olduğunu,bu mesleğe lisede karar verdiğini,bunun için çok mutlu olduğunu belirtti.
 
Özel Eğitimci Nasıl Olmalı?
 Özel eğitim öğretmeni olmak isteyen kişilerin öncelikle sabırlı olması gerektiğini söyleyen Arslan,öğretmenliklerin hepsinde sabırlı olmak başlı başlına gerektiğini fakat özel eğitim gerektiren bireylerin  en basit bir beceriyi öğrenmesi günler, haftalar belki de aylar sürebildiğini söyledi.Arslan:”Bunun dışında vicdanı da eklemek istiyorum çünkü işin içine vicdan da giriyor. Kimse çocuğunun öğrenmesi gereken beceriyi isteksiz öğretmeye çalışan, ders bitse de kurtulsam diyen bir öğretmenin eğitmesini istemez. Severek, isteyerek vicdan çerçevesinde yapılması gereken bir iş diye düşünüyorum” dedi.
Özel eğitim öğretmenliği seçmek isteyen öğrencilere tavsiyelerini şu şekilde ifade eden Arslan:”Söyleyebileceklerim  o çocuklar bizler gibi değiller. Bazı öz bakım becerileri, bazı sosyal becerileri, bazı iletişim becerilerini bizim gibi yapamıyorlar. Yapabilmeleri için yardıma ihtiyaçları var ve hayatta tek başlarına kendi ihtiyaçlarını karşılamaları için eğitim görmeleri gerekiyor. Bu bölümü seçmeden önce okullara gidip gözlem yapmalılar. Özel eğitime ihtiyacı olan bireyleri yakından görmeleri gerekiyor. Onlara eğitim verebilecekler mi? Onlara karşı vicdanlı ve en önemlisi sabırlı olup öğrenmeleri için gereken her  şeyi yapacaklar mı? Onları sevip eğitmenlik yapabilecek mi karar vermeleri gerekli. Evet ben özel eğitim gerektiren bireyleri sevdim, seviyorum. Onlara karşı sabırlı ve hoşgörülü olabilirim. Onların öğrenmeleri için öğretmenleri olabilirim diyen bu bölümü hiç düşünmeden seçmeli” dedi.
  
“Onların İçlerine, Hayatlarına Girdikçe Kendimi Buldum”
 Özel eğitimin  çok ayrıntı ve düşündüren bir dal olduğunu söyleyen Arslan, akademik beceri
öğretiminden çok davranış değiştirme, iletişim çalışıldığı için çok iyi öğrenmek gerektiğini ve karşıdaki çocuğa yönelik bir eğitim planı oluşturmanın önemini vurguladı.
 Arslan:”Her şeyden hepsinden ayrı onlara en ufak bir şey öğrettiğimi görünce dünyalar benim oldu. Sonra üniversite de tabiki özel eğitim öğretmenliği bölümünü okudum. Okurken sık sık gönüllü gözlem yapmaya gittim. Otizmli öğrencilerle, zihinsel yetersizliği olan ve down sendromlu öğrencilerle kaynaştım. Ben onların içlerine girdikçe hayatlarına girdikçe kendimi buldum gibi bişey oldu. Tabi sonra öğretmenliğe başladım. Öğrencilerimin apayrı yeri var bende onların en ufak bir şey öğrenmesi beni daha da gururlandırıyor. İyi ki bu meslek diyorum” dedi.
 
Her meslekte olduğu gibi özel eğitim öğretmenliği mesleğininde zorluklarını dile getiren Arslan, belki de eğitim alanının en zor bölümü olduğunu söyledi.Bunun yanında  mesleğin avantajları arasında  insanın engelli bireylere karşı bakış açısını değiştirdiğini söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:”Çevredeki insanlar engelli birey görünce kendilerini geri çekebiliyorlar. Onlara karşı maalesef kıramadıkları ön yargıları var. Fakat özel eğitim gerektiren bireylerin öğretmeni olmak onları normal insanlardan ayırmamayı, hatta onları engelli gibi değil de davranış bozukluğu olan normal birey gibi görmemi sağladı. Bence en büyük avantajı bu herkes bireyseldir ve herkes eşittir. Dezavantajı var mı yok mu açıkçası hiç düşünmedim ama şunu söyleyebilirim. Özel eğitim çok ayrıntı gerektiren ve üzerinde düşünülmesi gereken bir dal. Her öğrenciye ayrı ayrı eğitim planı uygulanıyor ve çok ama çok ayrıntı düşünmemiz gerekiyor. Bu ister istemez günlük hayatımda da çok ayrıntı düşünmeme sebep olmuş olabilir. Ama şikayetçi değilim” dedi.
 
Öğrencisiyle bir anısını paylaşan Arslan:” 2,5 yaşında otizmli bir öğrencim var.Okula geldiği ilk günler ağlama davranışı sergiliyordu. Derse giriyoruz ağlıyor, ara veriyoruz ağlıyor. Annesinin kucağına gidip susuyordu. 2 ya da 3 hafta ağlama davranışını azaltmak için çalıştık. Zamanla birbirimize alıştık kendimi sevdirdim. Artık okula geldiğinde ve beni gördüğünde kucağıma gelmek istiyor, sınıfa kendisi yürüyor. Bir gün elindeki bibloyu aldığımda bana vurmaya başladı. Önce vuruyor sonra bana bakıp gelip sarılıyor kendisini affettiriyor. Önümde koşturuyor gülüyor yanıma gelip yüzümü kaldırıp kendisini öptürüyor. Şimdi böyle anlatınca olayı yaşamış gibi olmadı ama davranışın öncesini ben bildiğim için önce vurması sonrasında da kendini affettirmesi hoşuma gitti. Çünkü beni çok sevdiğini ve affedeyim diye böyle yaptığını biliyorum. Bu arada elindeki oyuncağı ya da biblosu alındığında artık vurmuyor” dedi.



“Ailedeki Eğitimde Önemli”
 Çocuklarında gelişimsel yetersizlikler olduğunda aileler tüm aile bireylerini günlük yaşama katabilmek için pek çok normal etkinlikte uyarlama yapmak zorunda kalabilmektedirler. Böyle zamanlarda anne-babalar ve kardeşler çocukları için adeta birer öğretmen olmaktadırlar. Aileler çocuklarının eğitimine katılmaya cesaretlendirilirse, pek çok davranışın kalıcılığını daha kolay sağlanabilir.Aile eğitimi sadece öğrenilenlerin kalıcı olmasına yol açmakla kalmaz. Aynı zamanda, çok fazla sayıda ve birbirinden çok farklı gereksinimleri olan gelişimsel yetersizlikleri olan çocuklar düşünüldüğünde, ailelere çocuklarıyla sürekli olarak kullanabilecekleri öğretim yöntemleri öğretilirse, büyük olasılıkla çocuklarının yeni problemlerini çözmek için gerekli becerilere sahip olmaları sağlanabilecektir.
Özel çocukların durumunu aile  olabileceğinden en kısa zaman içinde kabullenmeleri ve  zaman geçmeden eğitime başlamalarının çocuk gelişiminde  önemli bir etki yarattığını söyleyen Arslan:”Çocuklarda erken eğitim ve erken müdahale çok ama çok önemlidir. Bu konuda asla gecikmemeleri gerektiğini ve erken eğitimle çocuklarının günlük hayatlarına yardıma ihtiyaç duymadan kendi başlarına devam etmelerini sağlamaları gerekmektedir. Bu da dediğim gibi erken eğitimle olur. Aynı zamanda okulda ne çalışılıyorsa ve nasıl çalışıyorsa öğretmenden gerekli eğitimi alıp evde de bu eğitime devam etmeleri gerekiyor. Aile eğitimi de çok önemlidir. Bu eğitimde öğretmen, öğrenciye uyguladığı yöntemleri ve eğitimin içeriğini aileye öğretir ve aile bu eğitimi evde çocuğuna uygular. Çocuklar bu sayede öğrendiklerini geneller ve daha kısa zamanda öğrenirler. Bunlar çok önemlidir keşke her aile ilgilense ve yapsa. Eminim o zaman daha güzel ve hızlı öğrenirler” dedi.
 
 Türkiyede Özel Eğitim
 Ülkemizdeki özel eğitim hizmetleri, engel gruplarına göre oluşturulmuş özel eğitim okullarında yürütülmektedir. Ayrıca, özel eğitim gerektiren öğrencilerin normal okullarda akranlarıyla birlikte eğitim görmelerine de önem verilmektedir. "Kaynaştırma" olarak tanımlanan bu uygulamaların yaygınlaştırılmasına çalışılmaktadır. Ülkemizde halen; görme, işitme, ortopedik, zihinsel engelliler, süreğen hastalığı olanlar, uyum güçlüğü olanlar, dil ve konuşma güçlüğü olanlar, üstün ve özel yetenekliler olmak üzere sekiz ayrı gruba özel eğitim okul ve kurumlarında kaynaştırma uygulamalarında özel eğitim tedbirleri alınarak eğitim hizmetleri verilmektedir. Bu hizmetlerin yanında varlığı yadsınamaz bir realite haline gelen özel sektör kuruluşları ile özel eğitime muhtaç çocuklara da hizmet verilen yan alanlar oluşmuştur. Bugün tahminen sayısının 2000 civarında olduğu tahmin edilen özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri vardır.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum